İsrail İHA üretiyor mu ?

Cansu

New member
[color=]İsrail İHA Üretiyor mu? Gerçekler, Veriler ve Geleceğe Dair Bir Tartışma

Bir savunma teknolojisi meraklısı olarak, İsrail’in insansız hava araçları (İHA) konusundaki gelişimini uzun süredir izliyorum. Özellikle son yıllarda dünyadaki çatışmaların seyrini değiştiren bu sistemlerin ardında hangi ülkelerin olduğunu merak eden herkesin yolu, bir şekilde İsrail’e çıkıyor. Çünkü bu küçük ülke, yüzölçümüne oranla dünyanın en büyük savunma sanayi üreticilerinden biri haline geldi. Peki, “İsrail gerçekten İHA üretiyor mu?” sorusu sadece teknik bir mesele mi, yoksa küresel güç dengelerini şekillendiren daha derin bir dinamiğin yansıması mı?

[color=]İsrail’in İHA Tarihi: Gelişimin Sessiz Başlangıcı

İsrail, İHA üretiminde öncü ülkelerden biridir. Hatta birçok savunma analistine göre, modern insansız hava aracı kavramının bugünkü haline gelmesinde İsrail’in 1970’lerde başlattığı projelerin büyük payı vardır.

1973 Yom Kippur Savaşı, İsrail ordusu için acı ama öğretici bir deneyimdi. Bu savaşta yaşanan ağır kayıplar, istihbarat toplama ve hedef tespiti konularında yeni çözümlere ihtiyaç olduğunu gösterdi. Bunun sonucu olarak, 1970’lerin sonunda IAI (Israel Aerospace Industries) tarafından geliştirilen Scout ve Mastiff modelleri ortaya çıktı. Bu İHA’lar, ABD ordusunun bile dikkatini çekti; 1980’lerde Amerikan ordusu, İsrail teknolojisini referans alarak kendi sistemlerini geliştirmeye başladı.

[color=]Verilere Dayalı Bir Bakış: İsrail İHA Endüstrisinin Ekonomik Gücü

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, 2005–2020 yılları arasında İsrail, dünya genelinde İHA ihracatının yaklaşık %41’ini tek başına gerçekleştirdi. Bu oran, ABD’nin %30, Çin’in %14, İtalya’nın %6’lık payına göre oldukça yüksektir.

İsrail’in 2023 savunma ihracat raporuna göre, toplam savunma ihracatı 12,5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bunun yaklaşık 2 milyar doları, insansız sistemlerden gelmektedir. Yani sadece İHA’lar bile Türkiye, Hindistan veya Polonya gibi büyük pazarlarla rekabet edebilecek ekonomik hacme sahiptir.

Gerçek örneklerle baktığımızda, İsrail’in Hermes 450, Hermes 900 ve Heron TP modelleri bugün 30’dan fazla ülkede aktif olarak kullanılmaktadır. İngiltere, Azerbaycan, Brezilya, Hindistan ve Almanya gibi ülkeler bu sistemleri hem satın almakta hem de lisanslı olarak üretmektedir. Özellikle Heron TP, 40 saat uçuş süresi ve 1000 km menziliyle dikkat çeker; bu da operasyonel istihbarat toplamada büyük avantaj sağlar.

[color=]Teknolojik Derinlik: Yapay Zekâ, Otonomi ve Veri Entegrasyonu

İsrail’in İHA teknolojisi sadece uçan bir makineden ibaret değildir; arkasında derin bir yapay zekâ altyapısı bulunur. Tel Aviv merkezli Elbit Systems ve IAI firmaları, otonom hedef tanıma, radar verisi füzyonu ve uydu iletişimi üzerine yatırım yapmaktadır.

2022’de tanıtılan IAI Ghost adlı mini İHA, 9 kg ağırlığında olmasına rağmen gelişmiş görüntü işleme sistemine sahiptir. Şehir içi operasyonlarda sessiz uçuş kabiliyetiyle öne çıkar. Bu tür sistemler, modern savaş alanında sadece askerî değil, aynı zamanda insani operasyonlarda (arama-kurtarma, yangın takibi gibi) da kullanılmaktadır.

[color=]Toplumsal ve Ahlaki Boyut: Teknolojinin İnsana Dokunan Yüzü

Forumlarda bu konu açıldığında genellikle iki bakış açısı belirginleşir:

- Erkek katılımcılar, İHA’ların stratejik üstünlüğünü, caydırıcılığını ve operasyonel başarılarını öne çıkarır.

- Kadın katılımcılar ise, bu teknolojilerin sivillere etkisini, etik sonuçlarını ve savaşın insani yönünü sorgular.

Bu farklı bakışlar, aslında konunun derinliğini artırır. Çünkü İsrail’in İHA üretimi, yalnızca bir savunma politikası değil; aynı zamanda etik ve insani bir tartışma konusudur. 2021’de Gazze’de yaşanan çatışmalarda kullanılan İHA’lar, sivil kayıplar ve gözetim politikaları açısından ciddi eleştirilere neden olmuştur. Uluslararası Af Örgütü’nün raporlarına göre, bu tür teknolojilerin şeffaflık eksikliği uluslararası hukuk açısından yeni sorular doğurmaktadır.

[color=]İsrail’in Stratejik Yaklaşımı: Güvenlikten Ekonomiye Uzanan Bir Zincir

İsrail, İHA teknolojisini sadece askerî bir araç olarak değil, ulusal güvenlik politikasının ekonomik ayağı olarak da kullanır. Ülkenin savunma bütçesi 2024 itibarıyla 26 milyar dolar civarındadır. Bunun yaklaşık %10’u Ar-Ge faaliyetlerine ayrılmaktadır. Bu yatırım, sivil sektörlere de yansır; tarımda ürün takibi, yangın söndürme, trafik denetimi gibi alanlarda İHA’lar aktif rol oynamaktadır.

Bu durum, İsrail ekonomisinde “çift kullanımlı teknoloji” (dual-use technology) modelinin başarısını gösterir. Yani askeri yenilikler doğrudan sivil ekonomiye kazandırılır. Bu model, örneğin Silikon Vadisi’nin kurucularını etkileyen sistematik inovasyon anlayışına benzer.

[color=]Eleştirel Değerlendirme: Güçlü ve Zayıf Yönler

Güçlü Yönler:

- Ar-Ge ve inovasyona dayalı üretim modeli.

- Küresel pazar payı ve stratejik ihracat başarısı.

- Yapay zekâ destekli otonomi düzeyi.

Zayıf Yönler:

- Uluslararası hukuk açısından denetim eksikliği.

- Sivil alanlarda gözetim teknolojilerinin etik sınırları.

- Bölgesel güvenlik dengesini bozma potansiyeli.

Bu tablo bize şunu düşündürür: Teknolojik üstünlük, ahlaki sorumlulukla dengelenmediğinde uzun vadede nasıl bir toplum doğar?

[color=]Sonuç: İnsansız Sistemler, İnsanlığın Vicdanı

İsrail’in İHA üretimi sadece bir “evet” ya da “hayır” sorusuyla açıklanamaz. Evet, İsrail dünya çapında İHA üretiyor ve bu alanda lider konumda. Ancak asıl mesele, bu üretimin nasıl ve hangi amaçlarla kullanıldığıdır.

Savunma teknolojileri, insanlığın ilerlemesini sağlayabilir; fakat etik zemin kayarsa, aynı teknolojiler insanı izole eden, korku kültürünü besleyen araçlara dönüşebilir.

Bu noktada soruyu forumun tüm üyelerine yöneltmek isterim:

Bir ülkenin güvenliği için geliştirilen bir teknoloji, başka insanların özgürlüğünü kısıtladığında hâlâ “ilerleme” sayılır mı?

Ve biz, bu çağda teknolojinin sadece başarısına mı hayran kalıyoruz, yoksa onun insani bedelini de görmeye cesaret edebiliyor muyuz?